Saturday, January 28, 2012

MİSAFİRİMİZ VAR, BİZ GELDİK


'Yarıyıl tatili ne zaman başlıyacak? derken ilk haftayı ne çabuk da bitirdik. Güzel günler hızlı geçermiş diye yine teselli olalım.

Bu sene evimizde yeni liseli olma heyecanı, ilk birinci sınıfa başlamanın telaşı, ortaokulu bitirmenin burukluğu ve gururunu taşıyan üç ayrı hanımefendi var. Ben de onların ayrı ayrı duygularını paylaşan bir anne.

Tatile girmeden önce başladı planlarım 'Acaba günleri hem zevkli, hem de verimli nasıl değerlendiririz? diye. Çocukluğuma gittim sürekli, kuzenler, halalar, teyzeler... Nekadar kalabalık ve eğlenerek geçirirdik vakitlerimizi. Üstelik öyle uzun uzadıya proğramlara, biletixe de ihtiyacımız olmadan! İçten, spontan. Evliliklerle, işlerle herbirinin ayrı şehir ve ülkelere gittigi kardeş, eş-dost akrabadan yana çocuklarımız maalesef nasiplerini alamadan büyüyorlar. Buna ilave İzmir'in konumundan mı, insanlarından mı yakınlığına, İstanbul'un uzak olması da eklenince annelere büyük iş düşüyor bu şehirde. Çocukluk anılarım da sık sık ziyaret ediyor beni.

Gündüz için Four Season'da öğle çayına davetliyim. Daveti aldığımda memnuniyetimle beraber özrümü de ilettim. Okul zamanı vakti böylesine geçiremediğimiz için kızlarımla olmak istemiştim. Sabah erkenden onlar uyurken dışardaki işlerimi halledip döndüğümde kızlar uyanmış, işlerine koyulmuşlardı bile. Eve geldiğimde 'Haydi dedim, bugün bize misafirliğe gidelim.' Hızlı bir menü oluşturduk, bugün kalorili ne varsa onu yemek istiyorduk! Görev taksimimizi yaptık. Muffınlar ortancamızın, salatalar en küçüğümüzün, sofrayı hazırlamak ta büyüğümüzün göreviydi. Patates salatası için haşlanmış yumurtaları soymak da en küçüğümüzün görevi. Bunu mutlaka denemelisiniz. Basit diye görebileceğimiz bu iş çocuklar için ciddi bir pratik. Hele bir de pürüzsüz soymaya çalışmak her bakımdan güzel bir egzersiz. Buarada benim görevim mi? Jokerlik tabii. Sonuçta güzel soframız güneşin batışına nazır son halini aldı.

Geçen gün kahvaltı masasında sohbetimiz davetli misafirlerin oturma konumlarıyla ilgiliydi. Bugün bu konuyu kaynağından öğrenmek için bize yardımcı olacak 'Günlük Hayatımızda Nezaket ve Görgü' kitabı da masamızdaydı. Konumuzu açığa kavuşturduktan sonra, açtığımız sayfa genç kızlara yol gösterici nezaketleri anlatıyordu. Biryandan okurken diğer yandan pratiğini yapıyor öbür taraftandan da okuduklarımızın uygulamalarıyla eğleniyorduk.

Örneğin oturuş bir genç kız için çok önemliydi. Sonra yolda yürümesi, sağa sola arkasına bakınmadan ciddi bir yürüyüşü olmalıydı. Makyaj konusunda da yazar uyarıyor, en büyük makyajınız gençliğiniz ve duruluğunuz demeyi de ihmal etmiyordu. Daha pek çok örneğin kısaca özetlendiği bilgilerle biz de hoş ve dolu vakit geçiriyorduk.

İkramlarımız mı? O anda aklımıza ne geldi, mutfağımızda ne malzeme var ve çabuk hazırlanacaksa o menüden oluşuyordu. Patates salatası, şehriye salatası, kurutulmuş patlıcan ve biberden kızartma ve bugüne mahsus bol kremalı muffın.
Hepsi de sofrada yerlerini bulduktan sonra notlarına da kavuşuyorlardı. Çok severek yeniyorlardı, hepsinin notu da tamdı. İşin en tatlı kısmı da üstü bol krema ile süslenmiş muffınları yemekti, bu arada browni reklamı çekmeyi ihmal etmedi kızlar:)

Ben de bu eğlenceli sofradan sevgili arkadaşım Betül'ün pratik ve lezzetli ikramı şehriye salatasının tarifini paylaşayım sizlerle.

Malzemeler
1 su bardağı şehriye
Salatalık ve turşusu
Maydanoz, dereotu, taze soğan
Kırmızı biber ve közlenmişi
Yeşil biber
Limon, zeytinyağı, nar ekşisi

Yapılışı
Şehriye bir kaşık zeytinyağında kavrulur, az su ile haşlanır. Doğranmış diğer malzemelerle buluşturulur, servis yapılır.

Afiyet ve muhabbetle...

No comments:

Post a Comment