Thursday, February 24, 2011

ANLATAMIYORUM


Kimse yok ki zamanı yetirememekten ve hafıza zayıflığından şikayet etmesin. Zamanın en sık tekrarlanan ve yaşanan sıkıntılarından sadece ikisidir bunlar.


Birinin elinde horoz şekeri, birinin kedisi, biri centilmen, digeri sportmen, öbürü de leydi...Hepsi birbirinden farklı bireyleri, okulun Altın Kalpleri. Türkiye'ye, vatana, anneye, babaya, yuvaya, kardeşe, hatta kediye şiirler okunuyordu o akşam. Önce "Trik trak olur mu hiç çalışmamak?" dediler, arkasından en güzel kostümleriyle teker teker sahneye geldiler. 70'lerindeki halleri 7'lik yüzlerinde, hepsi birer hanımefendi ve beyfendiidiler. Kimlerden mi bahsediyorum? Küçük kızımın şiir dinletisinden bahsediyorum bu yazımda. 6 yaş okul öncesi, ALTIN KALPLER sınıfının şiir dinletisinden.


Öğretmenlerin emekleri, heyecanları, özverileri bütün program boyunca bizlerleydi. Öğretmenlerimiz kocaman bir teşekkürü hakediyorlardı. Hakediyorlardı ama taktire şayan birşey daha vardı. Programın sunucusunun da hayretini kazanan bu durum çocukların bütün bu şiirleri nasıl ezberleyebildikleriydi. Okul öncesi olduklarını bildigi halde soruyordu programın yıldızlarına:" Bunları nasıl ezberliyorsunuz, yani siz okuma biliyor musunuz?" Tabii cevap hayırdı. "Bize OKUyorlar biz de tekrar ediyoruz, ezberliyoruz." diyorlardı. Üstelik şiirleri yaşayarak okuyorlardı, tüm jest ve mimikleriyle.


Şimdiii. Hafıza zayıflıgından bahsederken şiir dinletisine nerden geldim?... Çünkü sunucunun hayreti beni de düşündürdü. Kısacık zamanda hemen ezberleyişleri, zihinlerinin, kalblerinin, gözlerinin yıpratılmamasındandı. Pırıl pırıldı zihinleri, bakışları. Tebessümleri yüreklerinden geliyordu. "Bilmiyorum" derken rahatlardı. Biri horoz şekerini ikram ediyor, biri oyuncak kedisini sakınıyordu. Ne yapıyorlarsa yakışıyor ve büyüklerin tebessüm ve alkışını kazanıyorlardı. Çünkü onlar iddasız yaşıyorlardı, dogal, içlerindeki bozdurulmamış kılavuzun sesine kulak vererek. İspat yarışında degillerdi, hepsi de kendi işini güzelce yapsın yeterdi. Böylece bol alkışı ve taktiri hakettikleri bir gece yaşıyorlardı.


Üstelik henüz 6 yaşında kızıma bakınca sadece kendi şiirini degil arkadaslarınınkini de ezberlemişti kısacık sürede. Ve ona ragmen ANLATAMIYORUM diyordu:) Benim de eskiden beri sevdiğim ve son birkaç aydır da anlamını çok yakın buldugum şiiri.


Ne güzel söylüyordu Orhan Veli özellikle son dizelerde ve herşeyi gönülden anlatan, tertemiz agızdan dökülüyordu "Anlatamıyorum" ve anlatılıyordu.

...

Bir yer var, biliyorum

Herşeyi söylemek mümkün

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum

ANLATAMIYORUM ...






No comments:

Post a Comment